Yazı İçeriği

Ülkemizde sık görülen kanserler  

Kanser bu belirtilerle sinyal veriyor 

Kanseri erkenden yakalayın 

Tedavi kişiden kişiye değişebiliyor

Destek tedavi yöntemleri de var

Her 5 kanserden 1'inin nedeni sigara

Tütün ve alkol kullanımı, düşük fiziksel aktivite, obezite, zararlı güneş ışınları… Bunların tümünden mümkün olabildiğince uzak durmak, günümüzün en korkulan sağlık sorunlarından kanser görülme ihtimalini yüzde 3 oranında azaltıyor. Dünyada her 5 kanserden 1’inin nedeni sigaradır. Türkiye’de erkeklerde en sık akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanseri görülüyor.


Ülkemizde sık görülen kanserler  

Günümüzde kanserin nedeni henüz kesin olarak bilinemese de, tetikleyen bazı faktörler hakkında bilgi sahibi olunabiliyor. Kontrolsüz bölünerek hızla çoğalan hücrelerin birikmesiyle oluşan kötü huylu tümörlerin normal dokulara zarar vermesiyle ortaya çıkan kanser, kadın-erkek, çocuk-yaşlı her yaştan ve her kesimden insanın hayatını tehdit edebiliyor. Kanser Daire Başkanlığı verilerine göre; Türkiye’de erkeklerde görülen ilk 3 kanser akciğer, prostat ve mesane kanseri olarak sıralanırken, dünyada bu sıralama prostat, ardından da akciğer kanseri şeklinde görülüyor. Türkiye’de kadınlarda görülen ilk 3 kanser ise meme, tiroit ve kolorektal kanserleri olarak sıralanırken; dünyada bu sıralama meme, kolon ve akciğer kanseri olarak biliniyor.

Kanser bu belirtilerle sinyal veriyor 

Her kanser çeşidi belirgin şikâyetlerle görülmeyebiliyor. Ancak vücudun yolladığı bazı sinyallere dikkat edilmesi gerekiyor. Bu sinyaller arasında, ses kısıklığı, ısrarlı öksürük, yutma güçlüğü, sindirim bozukluğu, açıklanamayan kilo kaybı, ateş, halsizlik ve ağrı, bağırsak veya mesane alışkanlıklarında değişiklik, iyileşmeyen yaralar, alışılmadık kanama veya akıntı, vücudun bazı bölgelerinde ele gelen kitle, ben veya siğillerde değişiklik sayılabiliyor. Herhangi birinin görülmesi durumunda vakit kaybetmeden doktora başvurmak hayati önem taşıyor.

Kanseri erkenden yakalayın 

Erken tanının tüm kanser türleri için oldukça büyük önemi var. Çeşitli kanser türleri için uygulanacak tanı testleri ve ne sıklıkta yapılmaları gerektiği ise şu şekilde: 

Meme kanseri için: 40 yaşından sonra her yıl 1 kez mamografi çektirmek gerekiyor. Yılda 1 kez meme muayenesi yapılması, eğer birinci derece akrabalarda meme kanseri öyküsü varsa, bu muayenelerin sıklığı veya tipi değiştirilmesi önem taşıyor.

Bağırsak kanseri için: 50 yaşından itibaren erkek ve kadınların yılda 1 dışkıda ‘gizli kan testi’, 5 yılda bir bağırsakların son kısmının görülebildiği fleksiblsigmoidoskopi testi, 5 yılda bir bağırsağın içine baryum verilerek bağırsak filmi çekilmesi,10 yılda bir kolonoskopi yaptırılması öneriliyor.

Rahim kanseri için: 30 yaşına dek her yıl düzenli olarak Pap-smear testi yaptırılması, sonuçları normal çıkıyorsa, sıklığın 2 yılda 1’ çıkarılması öneriliyor. Herhangi bir anormal kanama durumunda vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekiyor.

Prostat kanseri için: 50 yaşından itibaren her erkeğin yılda 1 kez PSA testi (kanda bulunan prostata özgün bir molekül) ve rektal tuşe (uzman tarafından, makattan parmakla prostat muayenesi) yaptırması gerekiyor. Eğer kuvvetli aile öyküsü varsa testlere 45 yaşından itibaren başlaması öneriliyor.

Tedavi kişiden kişiye değişebiliyor

Kanserli hücrelerin yok edilmesine yönelik çeşitli tedavi yöntemleri bulunuyor. Tedavi yöntemleri belirlenirken hastalığın evresi, histopatolojik (hastalıklı dokunun incelenmesi) bulgusu, hastanın genel durumu ve yaşı gibi etkenlerin göz önüne alınması gerekiyor. Cerrahi yöntemlerle kanserli hücreler vücuttan uzaklaştırılırken, kemoterapide kanser hücreleri ilaçlarla öldürülüyor. Radyoterapide ise, kanserli hücrelere yönelik yüksek enerjili ışınlar kullanılıyor. Histopatolojik bulgulara göre kanser tedavisinde öncelikli yaklaşım cerrahi oluyor. Kemoterapi daha çok cerrahi öncesi ya da sonrası kullanılıyor. Metastatik sürece geçmiş olgularda ise, tek başına kemoterapi ya da radyoterapi tercih edilebiliyor.

Destek tedavi yöntemleri de var

Bu tedavilerin yanı sıra, kanser tedavisinde hormonoterapi ve immünoterapi yöntemlerinden de yararlanılıyor. Hormonoterapi, özellikle prostat ve meme kanserlerinde hastalığın yeniden ortaya çıkmasını önlemek amacıyla ana tedavilere ek olarak ya da tek başına kullanılabiliyor. Kanserle mücadelede radyoterapi ve kemoterapi dışında kişinin kendi bağışıklık sistemi de tedavi amacıyla kullanılabiliyor. İmmünoterapi yöntemi, vücut direncini destekleyerek kanser hücrelerini yok etmeye yardımcı bir tedavi olarak tanımlanıyor. Günümüzde tıpta kanser tedavilerine destek tedavi olarak kullanılan immünoterapi, akciğer zarı kanseri, melanom ve lenfoma türü kanserlerin tedavilerinde de başvurulan bir yöntem olarak biliniyor.