Yazı İçeriği

1. Pıhtılaşma bozukluklarına dikkat!

2. Diyabet düşüğe neden olabilir

3. Rahmin yapısı hamileliğe engel olabilir

4. Genler hamileliğe izin vermeyebilir

5. Bir paket sigara düşük riskini 4 kat artırır

Düşük neden olur?

Hamilelikte anne adaylarını endişeye sürükleyenler sorunlardan biri düşüktür. Hamileliğin 20’nci haftasından önce veya 500 gramın altında meydana gelen bebek kayıpları ‘düşük’ olarak ifade edilir. Bu kaybın 2 veya daha fazla yaşanması ‘tekrarlayan düşük’ olarak tanımlanır. Her 5 hamilelikten biri düşükle sonuçlanır. Hamilelikte düşükler genellikle ilk 12 haftada gerçekleşir. Bir kez düşük yapan kadının diğer hamileliğinde canlı doğum yapabilme oranı yüzde 76 iken, ikinci düşükte bu oran yüzde 70’e, üçüncü düşükte yüzde 65’e, dördüncü düşükte ise yüzde 60'a kadar iner. Tekrarlayan hamilelik kayıpları çiftleri psikolojik olarak da zorlar. Tekrarlayan düşüklerin altında yatan nedenlerin araştırılması gerekir. Tekrarlayan düşüklerin 5 önemli nedeni…


1. Pıhtılaşma bozukluklarına dikkat!

Hamileliğin ilk oluşumu, yani sperm ile yumurtanın buluşması tüplerde gerçekleşir ve yaklaşık 7-10 gün sonra oluşan embriyo anne rahmine yerleşir. Bu sırada embriyonun beslenmesi için anne rahmi ile embriyo arasında mikro düzeyde kan alışverişini sağlayan damar yapıları da gelişir. Ancak, antifosfolipid antikor sendromu (AFAS), sistemik lupus eritomatozus, trombofililer gibi immünolojik nedenler ile trombofililer olarak tanımlanan pıhtılaşmaya sebep olan bir grup hastalık varsa damarlarda kan alışverişi engellenir. Buna bağlı olarak da embriyonun beslenmesi sağlanamaz ve düşük gelişir. Bu tür problemleri yaşayan kişilerin tedavilerinde, hamilelikten hemen önce başlanan ve hamilelik boyunca devam eden pıhtılaşmayı engelleyen ilaçlar kullanılır. Ancak, ilaç tedavileri oluşmuş pıhtılar üzerinde yeterli etki gösteremediği için tedaviye hamilelikten önce başlanması ve düşüklerin önüne geçebilmek için planlı hamileliklerin yapılması önerilir.

2. Diyabet düşüğe neden olabilir

Tekrarlayan düşüklerin ikinci en sık nedenini hipotiroidi, diyabet ve PKOS gibi yaygın olan bazı endokrin hastalıkları oluşturur. Bu sorunlardan bir ya da birkaçına sahip olan ve tekrarlayan hamilelik kayıpları yaşayan kadınların hamilelik öncesinde mutlaka hormonal açıdan değerlendirilmeleri, gerekli tedavilerin yapılması ve hastalıkların kontrol altına alınması gerekir. Endokrin bozuklukları kontrol edilebilir sorunlar olduğundan tedaviden sonra sağlıklı bir hamilelik gelişebilir.

3. Rahmin yapısı hamileliğe engel olabilir

Rahimdeki şekil bozuklukları, rahim hacmini azaltarak hamileliğin devamını imkansız kılar ve düşüklere neden olur. Rahim içinde perde yani septum varlığı, bu sorunun yaşanmasındaki en yaygın anatomik bozukluk. Ultrasonografi sonucunda anatomik bir bozukluktan şüphelenilirse rahim filmi, histeroskopi ve MR ile tanı kesinleştirildikten sonra basit bir operasyonla yüzde 100’e yakın başarı elde edilir.

4. Genler hamileliğe izin vermeyebilir

Anne ve baba adayında var olan bir genetik bozukluğa bağlı olarak sağlıklı bir embriyo oluşamaması düşük yaşanmasındaki en önemli faktörlerden biri. Bu nedenle tekrarlayan düşük yaşayan çiftlerin hamilelik öncesinde genetik yapılarının incelenmesi yarar sağlar. Bu tür genetik hastalıklar tespit edilirse, bu çiftlere tüp bebek planlayıp daha sonra oluşan embriyoları genetik olarak incelenebilen PGD (preimplantasyon genetik tanı) yöntemi ile elde edilen sağlıklı embriyoların transferi sağlanır ve böylece sağlıklı hamilelik elde edilebilir.

5. Bir paket sigara düşük riskini 4 kat artırır

Tekrarlayan düşüklerin ortaya çıkmasında anne adayının yaşam tarzı ve alışkanlıkları da etkilidir. Bunların başında da zehirli kimyasallara maruz kalmak gelir. Bununla birlikte günde 10 adet sigara kullanımı düşük riskini 2 kat, günde 5 kupa kafeinli kahve tüketimi de 2 kat artırır. Bu nedenle hamilelik boyunca sigaradan ve sigaranın bulunduğu ortamlardan uzak durmak çok önemli. Bunun yanı sıra, bazı enfeksiyonlar da tekrarlayan hamilelik kayıplarına etken olabilir. Özellikle idrar yolu enfeksiyonlarının, hem düşük hem de erken doğum riskini ciddi oranda artırdığı için tedavilerle enfeksiyonun kontrol altına alınması gerekir.