Yazı İçeriği

1. Gürültü kalp krizini artırır

2. Alerji sandığınız ‘bina hastalığı’ olabilir

3. Hava kirliliği damarları hedef alır

Gürültü ve hava kirliliği sinsice kalbinizi vurur

Şehir yaşantısının sizi ne kadar yorduğunu zaman zaman düşünürsünüz. Şehir hayatının kalp sağlığınız üzerinde de etkisi büyük. Sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve stres gibi etkenler kalp krizinin temel nedenlerinden sayılır. Gürültü kirliliği, hava kirliliği ve bina hastalığı gibi nedenler de kalp sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip. Trafik ve kapalı ortamlarda daha çok zaman geçirilmesi nedeniyle de bu riskler, kalp sağlığınızı tehdit eder. Şehirde kalbi tehdit eden 3 risk…


1. Gürültü kalp krizini artırır

Uzmanlar gürültü kirliliğinin kalp krizi sayısında artışa yol açtığı uyarısında bulunur. Şehirde yaşanan gürültü kirliliğinin yüzde 80’i ise kara trafiği gürültüsünden kaynaklanır. Buna raylı sistem ve havaalanı gürültüsü de eklendiğinde şehir gürültüsünün çoğunluğunun ulaşım ve trafik kaynaklı olduğunu söylemek mümkün.

Trafik kalp krizini böyle tetikler
Gürültü kirliliğinin kalbe olan zararlı etkileri çeşitli araştırmalar ile gösterilmiş. Son olarak dünyanın en gürültülü şehirlerinden biri olan Madrid şehrinde yapılan bir araştırmada; trafik gürültüsünün kısa dönemde bile kalbi olumsuz yönde etkileyebileceği gösterilmiş. Ölçüm yapılan bölgelerin yarısından fazlasında gürültü düzeyleri Dünya Sağlık Örgütü verilerinin üzerinde saptanırken, bu bölgelerde kalp krizi görülme sayılarının daha fazla olduğu tespit edilmiş. Kalp krizi gelişiminin yüzde 3’ünde trafik gürültüsünün ana etken olarak gözlemlendiği araştırmada; yaşlılarda riskin daha fazla olduğu ortaya konmuş. Araştırmaya göre; gürültüdeki her 1 dBA birimlik artış kalp damar hastalıklarından ölüm riskini yüzde 3.8 oranında arttırırken, 65 yaş üstü kişilerde kalp krizi riskini de 3 kat yükseltiyor. Trafik gürültüsüne stresin eşlik etmesi ve ani bir sinir boşalması, kalp krizi riskini belirgin olarak artırır. Trafik gürültüsünün krizi tetiklemesindeki temel mekanizma ise vücudun uyarıcı sistemi olan sempatik sistemin harekete geçmesiyle açıklanır. Gürültünün bu sistemi tetiklemesi sonrasında vücutta adrenalin ve kortizol seviyesi yükselir. Bu hormonların etkisiyle gelişen damarlardaki büzüşme, tansiyon yükselmesi, kanın koyulaşması ve pıhtı oluşumuna eğilim krizi ya da felç ile sonlanabilir.

Gürültüden nasıl korunmalı?
Gürültü kirliliğinden korunmada en etkili yöntem, yaşam alanını iyi seçmektir. Özellikle emeklilerin şehir gürültüsünden uzaklaşıp sakin şehirlerde yaşamlarını sürdürmeleri önerilir. Bunun dışında oturulacak evin havaalanı, demir yolu, otoyol ve ana caddeden uzak olması maruz kalınacak gürültü oranını azaltır. Yaşam yerini değiştiremeyenlerin de gürültü izolasyonu yapan kulaklık kullanmaları tavsiye edilir. Yaşantımızın vazgeçilmezi olan cep telefonlarına bu özel kulaklıklarla bağlanmak kalbi olumsuz etkilerden koruyabilir.

2. Alerji sandığınız ‘bina hastalığı’ olabilir

Şehir yaşamında sıkça görülen ‘bina hastalığı’ vücut sağlığını ciddi tehdit edebilir. İlk olarak ofis çalışanları risk altında olsalar da zamanlarının büyük kısmını evde geçiren kişilerde de sıklıkla ortaya çıkabilir. Hastalığın temelinde yaşam alanındaki kötü hava kalitesi, tozlar, rutubet ve binanın yapımı ile boyasında kullanılan kimyasallar yatar. Genel yorgunluk hali, halsizlik, baş ağrısı, gözlerde yaşarma, boğazda ağrı, öksürük, bulantı, nefes darlığı ve çarpıntı en sık görülen belirtileri oluşturur. Bu şikayetler genelde seyahat ya da tatil nedeniyle yapılan yer değişikliklerinde kaybolur. Bina hastalığında gözlenen şikayetler çoğunluğu soğuk algınlığı, alerjik reaksiyonlar gibi algılanabilir. Bu nedenle hastalığa tanı koymak zorlaşır. Özellikle evde istirahat halindeyken gelişen yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı atakları ve nabız yüksekliğini açıklayacak ciddi bir hastalık yoksa bina hastalığı akla gelmeli.

Bina hastalığından nasıl korunmalı?
Bina hastalığı ile baş etmenin yolu daha sağlıklı bir yaşam alanında oturmak ya da çalışmaktan geçer. Evlerin iyi havalanması, gerekli duvar yalıtımların yapılması, ev tozlarının temizlenmesi, antiseptik boyaların kullanılması yakınmaları azaltır.

3. Hava kirliliği damarları hedef alır

Büyük ve kalabalık şehirlerin trafik dışındaki en büyük sorunlarından biri de şüphesiz hava kirliliği. Trafikteki araçlar, endüstriyel fabrikalar, inşaatlar ve ısınmak için kullanılan yakıtlar hava kirliliğin temel sebeplerinden. Havadaki karbonmonoksit, nitrojen, sülfür gibi gazların kirliliği dışında özellikle gözle görülmeyen küçük toz parçaları insan sağlığını ciddi tehdit edebilir. Hava kirliliği denildiğinde akıllara ilk olarak akciğer hastalığı gelse de, kalp hastalığı olanlar da ciddi anlamda risk altında. Tamamen sağlıklı kişilerde hava kirliliğinin kalp damar hastalığıyla ilişkisi net olarak gösterilmese de; özellikle risk altındaki kişilerde kalp hastalığının seyrinde hızlanma olduğu gözlenmiştir. Yapılan çalışmalarda; hava kirliliğinin vücuttaki iltihabı arttırdığı, kanı koyulaştırıp pıhtıya meyil oluşturduğu ve damarlardaki kireçlenme oranını artırarak damar hastalığı gelişime riskini yükselttiği tespit edilmiş. Hava kirliliği sadece damar hastalıklarını hızlandırmakla kalmayıp aynı zamanda kalp yetersizliği ve ritim bozukluğu olanlarda çarpıntı, nefes darlığı şikayetlerinin belirginleşmesine ve hastaneye yatış sıklığının artmasına yol açabilir. Yine özellikle yaşlılarda daha sık izlenen atriyal fibrilasyon ritim bozukluğunda, ilaçlarla ritmin kontrol altına alınmasını zorlaştırabilir.

Hava kirliliğinden nasıl korunmalı?
Özellikle kalp hastası ve kalp hastalığı için risk altında olan kişilerin hava kirliliği bulunan mekanlardan uzaklaşmaları çok önemli. Ana cadde ya da fabrika yakınlarında oturmamak, mümkünse oksijen oranı yüksek yerlerde yaşamak, ısınmak için doğalgaz tercihi ilk planda alınması gereken tedbirleri oluşturur. Emekli kişilerin yaşamın kolay olduğu yerleşim yerlerini tercih etmeleri önerilir. Ayrıca hava kirliliği oranı yüksek yerlerde spor yapmamak da kalp sağlığınız için önemli.