Yazı İçeriği

Organ bağışı yetersiz

Organ bağışı artmalı

Kadavradan organ nakli

Organ bağışında ilk sırada böbrek nakli var

Böbrek yetmezliği organ nakline götürüyor

Organ bağışında en yüksek oran böbrekte

Düzenlenen bilgilendirici kampanyalara rağmen Türkiye’deki organ bağışı miktarı bir türlü istenilen seviyeye ulaşamıyor. Haberlerde, sosyal medyada ya da farklı kanallarda hemen her gün yaşamaya devam etmek için yeni bir organa ihtiyaç duyan insan hikayelerini görürüz. Bu hikayelerin kahramanlarının sadece bazıları mutlu sona ulaşırken, büyük bir bölümü çaresizlikle bekler. Organ bağışı sonrasında kurtulan hayatların hikayeleri hepimizin gözlerini doldursa da yeterli organ bağışının olmaması da madalyonun diğer yüzünü oluşturur. Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Berber ve Nefroloji Sorumlusu Prof. Dr. Ülkem Çakır, organ bağışı ile ilgili bilgiler verdi.


Organ bağışı yetersiz

Bugün ülkemizde yaklaşık 25 bin kişi kronik hastalıklar, travmatik kazalar ya da farklı nedenlerden ötürü gelişen son dönem organ yetmezliği ile boğuşuyor. Bu kişilerin yaşama tutunabilmelerinin tek yolu ise uygun organ bulabilmeleri. Ancak durum böyleyken bekleme listesindeki kişi sayısı ile organlarını bağışlayanların sayısı arasındaki uçurum gün geçtikçe artıyor. Konunun önemini topluma anlatmaya yönelik çalışmalara rağmen, çözüme ulaşmada halen yeterli bir noktaya ulaşılamadı. Çünkü Türkiye’de 2016 yılında beyin ölümü gerçekleşen 1998 kişiden ancak 563’ünün ailesinin organ bağışını kabul ettiği biliniyor. Bununla birlikte ne yazık ki her yıl yaklaşık 2 bin kişi ihtiyacı olan organı bulamadığı için hayatını kaybediyor.

Organ bağışı artmalı

Ülkemizde böbrek, kalp, akciğer, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, gözün kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokular başarıyla nakledilebilir. Nakil için gerekli organlar ya beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin organlarının bağışlanması sonucu kadavra vericiden ya da organ nakli gereken kişilerin yakınları ya da gönüllülerin bağışlarıyla elde edilir. Ancak sayılara bakıldığında canlı vericiden bağışlarda kadavradan nakillere göre çok daha yüksek. Yapılan tüm bilinçlendirme çalışmalarına rağmen 2017 yılı içinde beyin ölümü gerçekleşen 1608 vakanın sadece 444’ünün organları bağışlanmış. Unutulmamalı ki beyin ölümü gelişmiş yakınlarının organları aynı anda pek çok organ yetmezliği yaşayan insanı yaşama bağlayabilir.

Kadavradan organ nakli

Beyin ölümü ve bitkisel hayat arasındaki farkın bilinmemesinin organ bağışını kısıtlayan en önemli engel olduğu düşünülür. En önemli fark, bitkisel hayattaki kişilerin solunumlarının devam etmesidir. Bu kişiler aylarca ya da yıllarca yaşamaya devam edebilir ve bazı durumlarda iyileşerek normale dönebilir. Beyin ölümünü, çok basit bir benzetme ile vazodaki çiçeğe, bitkisel hayatı ise saksıdaki çiçeğe benzetebiliriz. Vazodaki çiçek istesek de istemesek de birkaç gün sonra solacak ve kuruyacaktır. Beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmesi mümkün değildir. Beyin ölümünün gerçekleşmesinden sonra bu kişiler kadavra verici olarak adlandırılır. Bu donörlerde, organlar fonksiyonlarını kaybetmeden en kısa süre içerisinde organların alınarak bekleyen kişilere nakledilmesi önem taşır.

Organ bağışında ilk sırada böbrek nakli var

2016 yılında ülkemizde kadavra ve canlı vericiden olmak üzere toplam 4 bin 922 organ nakli yapıldı. Ancak bekleme listesindeki yaklaşık 2000 kişi ise organ bulunamaması nedeniyle yaşamlarını kaybetti. Yüzde 90’ını canlı vericilerin oluşturduğu organ nakillerinde ilk sırayı ise 3 bin 423 sayısına ulaşan böbrek nakli alır.

Böbrek yetmezliği organ nakline götürüyor

Böbrek nakline götüren kronik böbrek hastalığı için en yüksek risk grupları diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalığı ve ailesinde böbrek hastalığı olanlar ile yaşlılar oluşturur. Diğer risk faktörleri arasında obezite, sigara, böbrek taşı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, sık ağrı kesici kullanımı ve bağ dokusu hastalıkları sayılır. Bu hastalıkların toplumdaki yaygınlıkları düşünecek olursa organ bağışının önemi daha da net ortaya çıkıyor. Bununla birlikte kalp, karaciğer gibi diğer organ yetmezliklerinde kişilerin yaşamları doğrudan hayati riski getirir.